Yunis Alaçam Fenerbahçe’nin ve Türk sporunun en büyük efsanelerinden biri olan Can Bartu dün gece yaşamını yitirdi. 83 yaşında hayata gözlerini yuman Bartu, Türk sporunda birçok ilke imza atarak adını tarihe altın harflerle yazdırmayı başardı. Hem futbol hem de basketbolda milli takım forması giyen Bartu, bunu başaran ilk ve tek sporcu olma unvanını elinde bulunduruyor. […]
Yunis Alaçam
Fenerbahçe’nin ve Türk sporunun en büyük efsanelerinden biri olan Can Bartu dün gece yaşamını yitirdi. 83 yaşında hayata gözlerini yuman Bartu, Türk sporunda birçok ilke imza atarak adını tarihe altın harflerle yazdırmayı başardı. Hem futbol hem de basketbolda milli takım forması giyen Bartu, bunu başaran ilk ve tek sporcu olma unvanını elinde bulunduruyor.
1956 yılında Fenerbahçe’de başladığı futbol kariyerinde sadece yerel değil, Avrupa çapında bir oyuncuya dönüşen Bartu, 1961 yılında İtalya macerasına başladı. 1967 yılına kadar İtalya’da Fiorentina, Venezia ve Lazio formalarını giyen Can Bartu, 1 Ocak 1961’de Fiorentina ile Glasgow Rangers arasında oynanan Kupa Galipleri Kupası finalinde forma giyerek bir Avrupa kupası finalinde forma giyen ilk Türk oyuncu oldu. İtalya’daki kariyeriyle iz bırakan Bartu’ya ‘Sinyor’ lakabı takıldı.
1967 yılında Fenerbahçe’ye dönen Sinyor, üç sezon daha sarı-lacivertli formayı giydikten sonra 1970’de kariyerini noktaladı. Futbolu bıraktıktan sonra spor gazeteciliği de yapan efsane oyuncu, çeşitli yayım organlarında köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı.
Türk sporunda ‘klas’ denilince akla gelen ilk isimlerden olan Can Bartu, hem saha içinde hem de saha dışındaki davranışıyla örnek bir sporcu oldu. 7’den 70’e Türkiye’deki bütün taraftarların saygı gösterdiği Sinyor, kazandığı başarılardan daha fazlasını ifade eden oyunculardan biri olmayı başardı.
Cenaze töreni bugün
Can Bartu için bugün ilk olarak Ülker Stadı’nda tören düzenlenecek. Saat 10.30’da halka açık olarak statta yapılacak törenin ardından Bartu’nun cenaze namazı öğle vakti Marmara İlahiyat Camisi’nde kılınacak. Namazın ardından Can Bartu’nun cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Spor dünyasından mesajlar
Fenerbahçe: Bu büyük kaybın derin acısını ve üzüntüsünü yaşıyoruz. Fenerbahçemizin ve Türk sporunun değerli ismi Can Bartu’ya Allah’tan rahmet; değerli ailesi, sevenleri ve tüm camiamıza başsağlığı dileriz. Mekanı cennet olsun.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Hepimiz için acı bir gün, başımız sağolsun. Can Bartu hem kişiliğiyle, hem tarihiyle, yaptıklarıyla, Fenerbahçe camiasındaki konumuyla bambaşka biriydi. İyi ki vardı, iyi ki Fenerbahçeliydi. Bizlere çok şey kattı. Onu da en hak ettiği şekilde yarın uğurlayacağız.”
Galatasaray: Sinyor lakaplı Can Bartu’nun vefat ettiği haberini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet; kederli ailesine, Fenerbahçe camiasına ve Türk spor kamuoyuna başsağlığı dileklerimizi sunarız.
Beşiktaş: Beyefendi kişiliğiyle tüm sporseverlerin sevgisini kazanan, Türk sporunun efsanelerinden Can Bartu’nun vefat ettiğini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve Fenerbahçe camiasına başsağlığı dileriz.
Barcelona: Fenerbahçe’nin, Türk futbolunun ve Türkiye’nin başı sağ olsun.
Lazio: 1964-1967 yıllarında kulübümüzün formasını giyen, Türk futbolunun Sinyor’u Can Bartu’yu kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ailesi ve sevenlerine başsağlığı dileriz. Hoşça kal Sinyor.
İslam Çupi, Sinyor’u anlatıyor: Bir sanatçı
6 Eylül 1970’de futbol kariyerini noktalayan Can Bartu için duayen gazeteci İslam Çupi’nin kaleme aldığı yazıdan kısa bir alıntı*
Can taktik adamı mıydı? Hayır… Can futbolda karşı takımın bir adamını yemek için kurulmuş bir zebani miydi? Hayır… Can ipleri antrenörünün elinde bir sistem kuklası mıydı? Hayır… Can futbol sahalarında ölümüne ter yiyen bir emekçi miydi? Hayır… Bunlardan hiçbirisi değildi Can… Bunlardan biri olsa idi, zaten Can olamayacaktı. Futbol Can’a değil de, Can futbola çok şey öğretti. Eğer Can, futbolun vazifeler alfabesinin ezberi dışına çıkmasa idi, meşin yuvarlak Türkiye’de sadece koşanların sporu olacaktı
Bugün cuma… Parmakla ötesini.. Cumartesi iki, pazar üç ve o günün gecesi… Aaaaa! “Kalemimdeki Kont” gidiyormuş. Şakacıktan değil, sahicesine bırakıyor bizi! Sanatçılar böyledir. Vereceklerini bitirdikleri gün, kendi hayatlarını yırtarlar. Kaybolmazlar, yok olmazlar da daha büyürler. Dolmayan yerleri, her gün genişleyerek kendi efsaneleri olur.
Eh Mithatpaşalı! Şimdi al kafanı ellerinin arasına. Geride kalan mallarına bak! Bir gün muhakkak isyan edeceksin. Kendi gözlerinde, benim “Kalemimdeki Kont”u arayacaksın. Ve futbol Türkiye’de bir gün, topun insanlara kumanda ettiği terör sisteminden, insanların topa hükmettiği bir sanat haline dönüşürse, o zaman hep birlikte bağırınız:
“Bu ustalığı Türkiye’de ilk defa sahalarda Can tarif etmiş, Can şuurlandırmış, Can gezdirmişti.”
4 Eylül 1970 tarihli Tercüman gazetesinde yayımlanmıştır.
Kaynak: socratesdergi.com
